Her kablo bir filtre gibi çalışır. Yani nasıl bir filtre cihazında kapasitörler bobinler dirençler ve kullanılan iletkenler var ise her kablonun kapasitör gibi bir değeri ve direnç gibi bir değeri vardır. Bu durumda her kablo üzerindeki taşıdığı frekanslara ve bağlı bulunduğu cihazların giriş ve çıkış empedanslarına göre bir karakter sergiler. Bu da tüm kabloların sesinin farklı olmasının sebebidir. Kablolarda ses açısından içindeki iletkenin, yalıtkan materyalin, kesitin, dış gömleğin, tek damar ya da çok damar olmasının, kablo içindeki hava boşluklarının, konnektörlerin hepsinin bir etkisi vardır.
Elektriksel olarak, empedansı yani frekanslara bağımlı direnci ölçülebilir ancak insan kulağının algıladığı farkları net değerlendirebilecek bir cihaz yoktur. O yüzden audiophile lerce sık sık tartışılır. Herkesin algısı farklı olabileceği gibi kablodan beklediği parametre farklı olabilir. Bununla birlikte kullandığı cihazlardan kaynaklanan etkiler de rol alır.
Gümüş, bakıra göre daha iletkendir. Genellikle bakır, gümüş, rodyum ve altın madenlerinin alaşımları kullanılar kablo iletkenlerinde iletken yüzeyi önem taşır. Çünkü kablo üzerindeki elektron alışverişi iletkenin yüzeyinde gerçekleşir. Akım arttıkça merkeze doğru yayılır. Bu yüzden bazı üreticiler tellerin yüzeyini arttırmak için çok telli ve birbirinden yalıtılmış sarmal şeklinde iletkenler kullanırlar kablo içinde. Cardas ve straightwire gibi markalar saç telinden daha inceden başlayarak en dışa doğru 1mm e kadar çaplarda birbirinden yalıtılmış teller kullanırlar. Böylece hem iletken yüzeyi maximum düzeye çıkarılır, hem de nüansı en düşük seslerden en dinamik seslere kadar tüm bandtaki kayıpları minimuma indirir. İletkenlerde daha çok saf gümüş ve saf bakır kullanılır. Altın ve rodyum iletkenlik özellği yanında okside olmaması sebebiyle konnektör kaplamalarında tercih edilir.
Aydın Kutlu